Ücretsiz sağlık danışmanlığı hizmeti sunuyor musunuz?
Yeni hasta kabul prosedürünüz nasıl işliyor?
Mia Psikoloji bünyesinde kaç hastaya hizmet veriyorsunuz?
Yanıtınızı buraya yazın. Kibar bir dil kullanın. Açık ve kısa yazmaya özen gösterin. Yazılı ve görsel örnek vermeye çalışın. Yazdıklarınıza göz atın. Eğer siteyi ilk kez ziyaret ediyor olsaydınız kendi yanıtınızı anlar mıydınız?
Psikiyatrist kimdir?
Psikolog kimdir?
Kime başvurmalıyım?
Ülkemizde insanlar ruhsal sorunlarla uğraşanların tanımlamasını yaparken psikolog yada psikiyatristi aynı anlamda kullanmaktadır. Psikiyatrist ve psikolog farklı disiplinlerden gelmekte ve eğitimleri farklı özellikler taşımaktadır.
Psikiyatri, ruh sağlığı ve hastalıkları üzerine yoğunlaşan, genel tıbbın bir bölümüdür. Psikoloji ise insan ve hayvanların normal davranışları üzerine odaklanmış bir bilim dalıdır. Bir diğer deyişle, konu normal gelişim ise psikoloji, eğer normalden sapma ise psikiyatri alanına girmektedir.
Psikiyatrist tıp fakültesinden mezun olduktan sonra en az 4 yıl psikiyatri alanında eğitim almış hekimlere denir. Böylece aldığı eğitimle insanın hem genel hastalıkları hakkında bilgi sahibi olan hem de ruhsal yapısını tanımlama ve gerektiğinde tedavi etme yetki ve bilgisine sahip bir uzman ortaya çıkmaktadır.
Psikologlar edebiyat fakültesinin psikoloji bölümünden mezun olurlar. Tıp eğitimi almamışlardır ve hastalık tedavisi ile uğraşmaları ancak özel koşullar altında mümkün olabilir.
Psikologlar psikolojinin gelişim psikolojisi, endüstri psikolojisi gibi normal yaşamın gereği birçok alanında işlev görürler. Özel eğitim aldıkları takdirde, ruhsal hastalıkların tedavisinde de rolleri vardır. Ancak bu rol bir hastayı tek başına ele alıp değerlendirme ve tedavi kararı vermekten çok, hastalığın eğitim aldıkları yönünü tedavi etmekle sınırlıdır.
Psikiyatrik bozukluklarla bedensel hastalıkların birçok benzer yönü vardır. Bedensel hastalık-ruhsal bozukluk ayırımı yaşamsal önem taşır ve ancak tıp eğitimi almış profesyonellerce gerçekleştirilebilir. Bu nedenle bir ruhsal bozukluk söz konusu olduğunda başvuru psikiyatriste olmalıdır.
Psikologların tıp eğitimi almadıklarından dolayı ilaç yazamazlar. Psikiyatrik tedaviler mutlaka ilaçla tedavi edilir diye bir kural yoktur. Günlük yaşamda ilaç tedavilerine sıcak bakanların psikiyatriste, ilaç tedavilerinden korkanların psikoloğa başvurduğu sık karşılaşılan bir gerçektir. Başvuruyu bu düşünceyle şekillendirmek doğru değildir. Psikiyatrist ilaç dışı tedavileri uygulayamaz diye bir kural ya da kısıtlama yoktur. Psikiyatrist mutlaka ilaç yazar diye bir uygulama da bulunmamaktadır. İyi bir psikiyatristden beklenen hastayı değerlendirip, doğru tanıyı koyması ve hastaya uygun en doğru tedaviyi uygulamasıdır. Bu uygulama ilaç ta olabilir, ilaç dışı bir tedavi yaklaşımı da.
Klinik tablo, kaygı bozukluğu, panik bozukluk, depresyon, şizofreni, gibi bir ruhsal bozukluk düşündürüyorsa, başvuru psikiyatristlere olmalıdır. Bunun en önemli nedeni şudur. Birçok bedensel hastalık psikiyatrik bozukluk gibi belirtiler verebilir. Bunun tam tersi birçok psikiyatrik bozuklukta da bedensel bir hastalığı düşündüren belirtiler görülebilir. Uygun tedavi için bu ayırımın yapılması çok önemlidir. Bu ayırım ancak tıp doktorları tarafından gerçekleştirilebilir. Bunun dışında, günümüzde birçok psikiyatrik bozukluğun tedavisinde ilaç tedavileri önemli bir yer tutmaktadır. Psikologlar ilaç tedavileri konusunda eğitim almazlar ve ilaç kullanma yetkileri yoktur.
Psikiyatrik bozukluk düşündürecek şiddette olmayan, kişilerarası ilişkiye ait, uyum sorunu, gelişimsel sorunlar gibi durumlarda başvuru psikologlara olmalıdır. Normal şartlarda, ilk değerlendirmeyi izleyen dönemde, her iki meslek grubundan da yanlış başvuruyu düzeltmesi beklenir.
Bunun yanında, özel eğitim almış psikologların bazı psikiyatrik bozuklukların tedavisinde önemli katkılarda bulunacağı da unutulmamalıdır. Günümüzde, birçok psikiyatrik bozukluk, ekip anlayışı ile psikiyatrist-psikolog tarafından ortaklaşa tedavi edilmektedir.
Psikiyatrik bozukluk nedir?
Psikiyatri biliminin sadece ağır ruhsal hastalıklarla ilgilendiği düşüncesi geçerli bir düşünce değildir. Bu anlayış çok eskilerde kalmış ve geçerliliğini yitirmiş bir düşüncedir. Günümüz sınıflandırma sistemlerinde çok sayıda ruhsal bozukluk yer almaktadır ve bunların çok büyük bölümü ağır ruhsal bozukluklar dışında kalan bozukluklardan oluşmaktadır. Örneğin korkular, örneğin mutsuzluk, örneğin çekingenlik, örneğin nedeni bulunamamış ağrılar gibi birçok yakınma psikiyatri alanında değerlendirilen bozuklukların belirtileri olabilir.
Yakınmalarımın psikolojik olduğunu söylediler. Oysa benim hiçbir derdim yok. Bu yaklaşım doğru mudur?
Psikiyatrik bozukluklarda birçok bedensel belirti ortaya çıkmaktadır. Göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi, mide bulantısı, yorgunluk, baş ağrısı, eklem ağrıları, terleme, titreme, ellerin buz gibi olması, bayılma, felç derecesine kadar ulaşabilen kas güçsüzlüğü psikiyatrik bozukluklarda görülen bedensel belirtilere örnek olarak verilebilir. Bu belirtileri gösteren hastalar doktorlara başvurduklarında, bu belirtileri oluşturma olasılığı taşıyan bedensel hastalıklar mutlaka araştırılacaktır. Gerekirse tetkikler yaptırılacaktır. Yeteri kadar incelemeye karşın bedensel bir hastalıkla açıklanamayan belirtilerin psikiyatrik bir bozukluktan kaynaklanıyor olma olasılığı yüksektir. Bu belirtilerin ortaya çıkması için üzücü bir neden bulunması şart değildir. Bu durumlarda psikiyatriste başvurmaktan kaçınılmamalıdır. Ayrıca unutulmamalıdır, psikiyatrist bir tıp doktorudur. Eğer bu belirtiler psikiyatrik bir bozuklukla uyumlu değilse ya da bedensel bir hastalık şüphesi yeteri kadar dışlanmamışsa, gerekli tıbbi araştırmada bulunacaktır.
Psikiyatrik bozukluk güçsüz insanlarda mı ortaya çıkar?
Psikiyatrik bozukluklarda da erken teşhis ve tedavi önemli midir?
Psikiyatrik bozuklukların toplumda çok sık olmasına karşın, psikiyatrik başvuru ve tedavi konusunda gerçekçi bir toplum bilinci oluştuğu söylenemez. Genel tıpta psikiyatri bilimine yeterli önem verildiğini söylemek de zordur. Gerek bilgisizlik gerekse başka nedenlerle hastaların psikiyatriste başvurmaktan kaçınması, belirtilerin başlaması ile uygun tedavilerin başlaması arasında yıllar geçmesine neden olmaktadır. Bu gecikmenin birçok olumsuz sonucu bulunmaktadır. Hastaların gereksiz tetkik ve tedavilerle karşı karşıya kalma olasılığı artmaktadır, maliyet yükselmektedir ve en önemlisi hasta kendi kendisine çözüm yolları aramaktadır. Hastanın kendi bulduğu çözüm yolları genelde kısa sürede rahatlatıcı görünmekle birlikte, uzun dönemde zararlı yöntemler olabilmektedir. Madde kullanımı buna örnek olarak verilebilir. Hasta çeşitli maddeler kullanarak uykusuzluk, sıkıntı, öfke gibi birçok sorununu kısa dönemde çözüyor gibi görünebilir. Ancak uzun dönemde, madde kullanımının kendisi bir sorun olacaktır. Bu nedenle, psikiyatrik bozukluklara, aynı bedensel hastalıklarda olduğu gibi ne kadar erken müdahale edilirse, o denli iyi sonuçlara ulaşılır.
Psikiyatrik bozukluklar önemli midir?
Bazı psikiyatrik bozukluklarda ağır davranış ve düşünce bozuklukları görülür. Bu bozukluklar herkes tarafından kolayca fark edilir. Çünkü çalışma, aile yaşamı, kendine bakım gibi işlevselliğin önemli alanlarında büyük bozulmalar ortaya çıkar. Şizofreni, zeka gerilikleri, ağır depresyon bu hastalıklara örnek olarak verilebilir.
Bazı psikiyatrik bozukluklarda işlevsel bozukluklar dönemler halinde ortaya çıkar ve iyilik dönemlerinde hiçbir belirti kalmaz. Bazı iki uçlu duygudurum bozukluğu olguları (bipolar bozukluk), depresyon, panik bozukluk örnek olarak verilebilir.
Esas sorun işlevselliğin göreceli olarak korunduğu psikiyatrik bozukluklardadır. Bu bozukluklar kişi söz etmedikçe anlaşılamaz ve kişiler de genellikle belirtileri gizleme ya da kendi kendine düzeltme eğilimindedirler. Özgül ve sosyal fobi, yaygın anksiyete bozukluğu, hafif depresyon, obsesif-kompulsif bozukluk, somatizasyon bozukluğu, hipokondriazis bu duruma örnek olarak verilebilecek psikiyatrik bozukluklardır. Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, bu tür psikiyatrik bozuklukların yaşam kalitesini önemli derecede etkilediğini göstermektedir. Önemsiz gibi görünen bu tür psikiyatrik bozuklukların bile, yaşam kalitesini en az diyabet ve hipertansiyon gibi kronik bedensel hastalıklar kadar etkilediği araştırmalarla açıkça ortaya konmuştur. Üstelik şimdilerde önemsiz gibi görünen psikiyatrik bozuklukların zamanla şiddetlenme ya da daha şiddetli başka psikiyatrik bozukluklara zemin oluşturma olasılığının bulunduğu da unutulmamalıdır.
Ben hep böyleydim, tedaviden yarar görür müyüm?
Genellikle çocukluktan beri var olan belirtiler kişilik yapısıyla ilişkilidir. Kişilik yapısıyla ilişkili olsa bile, uygun tedavilerle birçok belirtinin düzeltilmesi mümkündür. Kişilik yapısının ürünü gibi görünen birçok özelliğin, çok küçük yaşlarda başlamış, düzelme olasılığı bulunan bir ruhsal bozukluk olma olasılığı da vardır. Bu nedenle yaşam kalitesini etkileyen her türlü sorun ya da belirti de profesyonel yardım istemekte yarar vardır.
Psikiyatrik ilaç kullanıyorum, çocuk yapmaktan korkuyorum. Hamilelikte hastalanırsam ne yapacağım?
Hamilelik durumunda ilke olarak hiçbir psikiyatrik ilaç kullanılmaz. Ancak, ruhsal bozukluğun şiddetine göre, kar-zarar değerlendirilmesi yapılarak, düşük riskli ilaçların kullanılması da mümkündür. Özellikle hamileliğin ilk 3 ayı riskin en yüksek olduğu dönemdir. Ancak, “hamilelikte hastalanırsam, ne yaparım?” düşüncesiyle çocuk sahibi olmaktan kaçınmak doğru değildir. Mutlak ilaç kullanılması gereken ağır psikiyatrik durumlar dışında, birçok psikiyatrik bozuklukta uygun süre ilaç kullanımından sonra ilaç tedavisi bırakılır ve hamileliğe izin verilebilir. Hamilelik döneminde psikiyatrik belirtiler tekrarlarsa hastanın durumu değerlendirilir ve ilaç dışı tedaviler uygulanabilir. Hamilelik dönemine ve psikiyatrik belirtilerin şiddetine göre göreceli olarak daha az zararlı ilaçların kullanılması da mümkündür. Tüm bu işlemler mutlaka değişik disiplinlerden doktorların yer aldığı bir ekip kontrolünde gerçekleştirilmelidir.
Psikiyatrik bozukluklarım bedensel hastalıkları etkiler mi?
Aslında hastalıkların ruhsal ve bedensel olarak ayrılması sadece eğitimle ilişkili bir konudur. Birçok ruhsal bozukluğun biyolojik nedeni, birçok bedensel hastalığın da ruhsal yansımaları vardır. Bir diğer deyişle beden ve ruh yakın bir etkileşim içerisindedir. Kalp krizi, kanser, böbrek yetmezliği gibi birçok hastalıkta depresyon, anksiyete bozuklukları gibi ruhsal bozuklukların görülme riski yüksektir. Bedensel hastalıklara eşlik eden ruhsal bozukluklar şu olumsuzluklara neden olabilir.
- Temel hastalığın şiddetini artırabilir.
- Temel hastalığın iyileşmesini geciktirebilir.
- Hastane tedavisinin uzamasına neden olabilir.
- Komplikasyon olasılığını artırabilir.
- Tedaviye uyumu bozabilir.
- Hasta-hekim işbirliğini bozabilir.
Özellikle uygun tedavilere rağmen beklenen sonuçların alınamadığı ya da psikiyatrik belirtiler gösteren bedensel hastalık sahipleri mutlaka psikiyatrik yönden değerlendirilmelidir.
İlaç kullanıyordum, hamile olduğumu öğrendim. Ne yapmalıyım?
İlke olarak, hamilelikte psikiyatrik ilaçların kullanılması sakıncalıdır. İlaçların bebeğe zarar verme olasılığı bulunmakla birlikte, zarar verme olasılığının %100 olduğu da söylenemez. İlaç kullanırken hamile kalınırsa, derhal doktor ile iletişim kurulmalı ve kullanılan ilacın tipine ve hastalığın şiddetine göre bir değerlendirme yapılmalıdır. Yaşamsal öneme sahip bir psikiyatrik sorun yok ise, doğum arzulanıyor ve hekime başvuru gecikecekse kullanılan ilaç hemen kesilmelidir.